Aşağıda görülen risk faktörleri belirlenmiştir: Genetik: Eğer iki ebeven de alerjik ise, çocuktaki alerji riski %75dir. Eğer bir ebeveyn alerjik ise, bu risk %50 dir. Genel nüfus içinde risk %10-20 civarlarındadır. Yaş, cinsiyet ve ailedeki pozisyon: Çocuklar genel olarak alerjiye yetişkinlerden daha fazla yatkındırlar (Bir yetişkinde ilk defa alerjik hastalık ortaya çıksa da, bunu aşma eğilimi vardır). Erkek çocuklar atopiye, atıma ve saman nezlesine kız çocuklarından daha yatkındırlar. Fakat, cinsiyetler arasındaki bu fark yetişkinlik hayatında değişim gösterebilir. Geniş ailelerden gelen ve kendilerinden büyük kardeşleri olan çcocukların alerji geliştirme ihtimalleri daha düşüktür (Çocukluk enfeksiyonlarına daha çok maruz kaldıkları için, yani gelişen bağışıklık sistemlerinin bir alerjene aşırı tepki gösterme ihtimali düşük olduğu için böyle olduğuna inanılmaktadır). Hayatın ilk evreleri, veya aniden alerjene maruz kalma: Hayatın ilk evrelerinde sigara dumanı, trafik kirliliği, toz, polen, küf ve hayvan döküntüleri gibi alerjenlere maruz kalmanın bir çocuğun alerji geliştirme riskini artırabildiği yönünde bazı kanıtlar vardır. 1994’de Birleşik Krallık’da muhtemelen dünyanın en kötü astım ‘salgını’ ortaya çıktı. Tüm ülkedeki hastaneler astım hastalarıyla doldu taştı. Çoğu insan zehirli bir gaz sızıntısı olmasından korktu fakat bazı uzmanlar o yıl Haziran ayındaki ciddi fırtınaların havada çok yüksek seviyede minik polen partikülleri ürettiğini ve bunların alerjiye yatkın insanlarda (sadece saman nezlesi geçirenlerde bile) astım krizini tetiklediğine inanmaktadırlar. Biberonla emzirme: Bebeklerde altı ay veya daha fazla süre emzirmenin, astım ve alerji riskini artırdığı görülmüştür. Prematürite: Prematür bebekler alerji geliştirmeye zamanında doğmuş bebeklerden daha çok yatkındırlar