Dünyada her yıl 30 yaş üzerinde 1 - 1,5 milyon kişinin ozon kirliliği ile ilişkili solunum hastalıklarına bağlı olarak öldüğü tahmin ediliyor.
İklim değişikliğine bağlı artan sıcak hava dalgalarının daha fazla görüldüğü bugünlerde ortaya çıkan ozon kirliliği çok tehlikeli.
Ozon kirliliği; sanayi tesisleri, motorlu araçlar ve termik santrallerden çıkan kirleticilerin sıcak havalarda, güneş ışığı altında reaksiyona girmesi ile oluşuyor. Bu kirleticiler yüzünden sanayi tesislerinin yoğun olduğu bölgelerde değil; nispeten havasının temiz olduğu düşünülen tatil yerlerine de hava yoluyla taşınabiliyor ve UV ile reaksiyona girerek ozon oluşumuna neden oluyor.
Platformun 2018’de hazırladığı rapora göre Türkiye’de ozon gazının kirletici etkisine dair kabul edilen herhangi bir bilgi ve uyarı eşiği yok. Bu konuda alınması gereken önlemlere gelince; havadaki ozon ölçümünün ozon kirliliğine neden olan tüm kirleticiler için ve bütün ölçüm istasyonlarında düzenli bir şekilde yapılması, sanayi ve trafik kaynaklı kirleticileri azaltacak önlemlerin alınması ve aşırı sıcaklardan kaynaklanan ozon kirliliğinin fazla olduğu durumlarda medya kanalıyla uyarılar yapılması şeklinde sıralanıyor.
Ozon Kirliliğinin Kaynakları
Stratosferde bulunan ozon, güneşten gelen tehlikeli ultraviyole ışınlarını süzdüğü için insan sağlığı ve canlı yaşam için faydalı bir gaz. Ancak aynı ozon gazı soluk alıp verdiğimiz yer seviyesinde oluştuğu zaman tehlikeli bir kirletici halini alıyor. Ozon kirliliği özellikle termik santraller (kömür ve doğal gaz), sanayi tesisleri ve motorlu araçlardan kaynaklanıyor. Trafikte dizel araçlar azot oksitlerin, benzinli araçlar ise ozon kirliliğine neden olan kirleticilerden uçucu organik bileşiklerin ve karbonmonoksitin daha fazla havaya salınmasına neden oluyor. Ayrıca fabrikalar ve petrol rafinerileri de önemli ozon kirliliği kaynakları arasında.
Ozon Kirliliğinin Sağlığımıza Etkileri
Solunum yollarında tahrişe neden olarak akciğerde ve soluk borusunda iltihap oluşturan ozon, solunum fonksiyonlarını bozuyor ve astım ataklarını tetikliyor. Bu etkiler KOAH, astım gibi kronik akciğer hastalıklarına yakalanmış kişilerde, yaşlılarda ve çocuklarda daha çok görülürken, ozona uzun süre tekrarlayan şekilde maruz kalan çocuklarda akciğer gelişimi bozulup astım ve kronik akciğer hastalıklarının gelişme riski artıyor. Ozon ayrıca damar fonksiyonlarını bozarak ve kan basıncını yükselterek kalp-damar hastalıklarında artışa neden olabiliyor.
Hangi Önlemleri Alabiliriz?
THH Platformu adına Çevre için Hekimler Derneği üyelerinden İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı Dr. Ümit Şahin ozon kirliliği ile ilgili bireyler ve kamu kurumlarının alması gereken önlemleri şöyle sıralıyor: “Risk grubunda bulunan özellikle yaşlılar, kalp ve akciğer hastaları ve çocuklar, güneşli ve sıcak havalarda trafiğin yoğun olduğu bölgelerde bulunmamalıdır. Aşırı sıcaklarda trafiğin içinde spor yapılmamalı, bisiklete binilmemelidir. Fosil yakıtlardan enerji üretimi azaltılmalı, motorlu taşıtların kullanılmadığı ulaşım biçimlerine ağırlık verilmeli ve sanayi tesislerinin emisyonları sıkı bir şekilde denetlenmelidir. Havadaki ozonun ölçümü düzenli olarak bütün ölçüm istasyonlarında yapılmalı, trafiğin yoğun olduğu cadde ve kavşaklarda gerektiğinde gezici cihazlarla ozon ölçümü yapılmalı ve sonuçlar anlık olarak açıklanmalıdır. Halk, ozon kirliliği ve aşırı sıcaklardan kaynaklanan sağlık sorunları hakkında bilgilendirilmeli ve kirliliğin fazla olduğu durumlarda medya kanalıyla uyarılar yapılmalıdır”.